HAYIZ KANI
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bize Süfyan, Hişam b. Urve'den; o da Fatıma bint el-Münzir'den,
Esma'nın şöyle dediğini duyduğunu nakletti: Hayız kanı isabet eden elbisenin
hükmünü sorduğumda Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Önce ovala/çitile, sonra suyla yıka, sonra da üzerine su serp ve
onunla namaz kıl. " Tahric: Buhari, hayz 1/116 no: 307; Müs/im, Taharet 1/240
no: 110/291
Rebi', İmam Şafii'nin
şöyle haber verdiğini söyledi: Bize Malik, Hişam b. Urve'den; Fatıma'nın
Esma'dan bu manaya gelen bir rivayetini nakletti: Ancak
"ovala/çitile" demiş, "suyla yıka" dememiştir. Tahric: Buhari, hayz 1/116 no: 307; Müs/im, Taharet 1/240
no: 110/291
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Süfyan'ın Hişam b. Urve' den naklettiği hadisi alırız. O
hadiste "su" lafzı hıfzedilmiştir. Başkası da Hişam'dan bu şekilde
rivayet etmiştir.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bu, hayız kanının necis olduğuna delil teşkil eder. Onun
dışında kalan her kan da necistir.
İmam Şafii (Allah rahme
te ts in) şöy le dedi: Onu ovalamak, çitilemektir.
"Suyla" demesi
de suyla yıkanmasıdır. Üzerine su serpilmesini emretmesi de kanın bulunduğu
kısmın dışında kalan yerin üzerine su serpmektir.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Necaseti, suyla yıkamanın dışından bir şey temizlemez. Suyu
serpmek -Allah en doğrusunu bilirihtiyar]' bir durumdur.
Rebi' şöyle haber verdi:
İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bize İbrahim b. Muhammed şöyle
dedi: Bana İbn Aclan, Abdullah b. Rafi'den; O da Nebi (s.a.v)'in zevcesi Ümmü
Seleme'den şöyle nakletti: Hayız kanı isabet eden elbisenin hükmü Nebi
(s.a.v)'e sorulduğunda şöyle buyurdu: "Ovalariçiriler, sonra suyla yıkar,
sonra da onunla namaz kılar. " Tahric:
İmam Ahmed, Müsned, 2/223
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bu hadis de Ebu Bekir'in kızı Esma (r.arrha)'nın hadisi gibi
olup o hadisi alır ve onunla amel ederiz. Ve o hadiste dediklerimiz için
deliller vardır: Su serpmenin muhayyerlik dairesi içinde değerlendirilir. çünkü
Ümmü Seleme'nin hadisinde üzerine suyun serpilmesini emretmemiştir. Ama suyla
yıkamayı hem onun hem de Esma'nın hadisinde emretmiştir.
Rebi', İmam Şafii'nin
şöyle dediğini haber verdi: Biz bununla görüş beyan ediyoruz.
Rebi' şöyle dedi: Bu,
onun son sözüdür: -Yani İmam Şafii'ninHayız'ın en azı bir gün ve bir gecedir.
Hayız'ın en fazlası on beş gün ve temizlik süresinin en azı da on beş gündür.
İlk hayız kanı gören kadının, hayız kanının devam etmesi halinde, ona namazı on
beş gün terk etmesini söyleriz. Eğer hayız kanı on beş günde kesilirse, bu
sürenin tamamı hayız sayılır. Ama hayız kanı on beş günü aşarsa, istihaze kanı
gördüğü anlaşılır ve ona hayız gördüğü ilk gün ve gecesinin dışında kalan on
dört gün için namazını iade etmesini söyleriz. Çünkü hayız süresinin bir gün
olma ihtimali olduğu gibi daha fazla olma ihtimali de vardır. Bu ihtimal mevcut
olduğundan dolayı, namaz, üzerine farz olmaya devam eder. Kat' i bir delil
olmadan namazı terk ettirmemiz doğru değildir. Bu durumdayken söz konusu on
dört gün içinde oruç tutması halinde de temiz sayılmaz.
Aynı şekilde kat' i
olarak temiz olduğu anlaşıldığı durumlarda oruç farz olmaktadır. Oruç
farziyetini yerine getirirken taharet üzere olup olmadığı noktasında müşkü!
içinde olunca, orucu, kat'i bir taharet üzere olmadan geçerli sayılmaz.
Aynı şekilde Kabe'nin
etrafındaki tavafı on beş gün geçmeden geçerli sayılmaz. çünkü bir kadının
-bilebildiğimiz kadarıyla- en fazla hayız gördüğü süredir. Bu süre geçtikten
sonra tavafını yapar. çünkü ilmen, on beş gün geçtikten sonra temizlendi ği
kabul edilir. Ama bir gün hayız görüp bir gün taharet görene, taharet gördüğü
günde gusü1den sonra namaz kılmasını söyleriz. çünkü bunun taharet olma
ihtimali olduğundan dolayı, namazı bu durumda terk etmez. Söz konusu günden
sonraki gün olan üçüncü günde kan gelirse, ondan önceki gün olan, taharet gördüğü
gününde hayız günü olduğu anlaşılır. çünkü taharet en az on beş gün olması
gerektiğinden dolayı o bir günün taharet günü olma ihtimali kalmamıştır. Buna
rağmen her taharet gördüğünde de gusül yapıp namaz kılması gerektiğini
söyleriz. çünkü gerçek manada taharet olma ihtimali olduğundan dolayı bu böyle
olmalıdır. Eğer ondan sonra tekrar kan gelecek olursa, o günün de taharet günü
olmadığı anlaşılır ve bu durum on beş gün doluncaya kadar devam eder. On
beşinci günde kan kesilirse, söz konusu sürenin tamamının hayız olduğu
anlaşılır. Ama on beş günü aşarsa, ona şöyle deriz: ilk gün ve gecesi hariç
namazı terk ettiğin her günün namazını iade et, çünkü hayız süresinin sadece
bir gün olma ihtimali de vardır. Kesin bir hayız olmadan namaz terk edilmez.
Bu hüküm, hayız gün
sayısını bilmeyen ve hayız kanı görmeye başlamasıyla istihaze kanı gören kadın
için geçerlidir.
Ama hayız gün sayısını
bilmesine rağmen kanı devam eden kadın, her ay hayız gördüğü gün ve geceler
içinde namazı terk eder. Söz konusu gün ve geceler bittikten sonra gusü1 yapar
ve namazını kılar. Geriye kalan günlerde de her namaz vakti için abdest alır.
ikinci ayda da hayız gördüğü günler geldiğinde namazı terk eder. Söz konusu
günler bittikten sonra da gusü1 yapar ve her namaz için abdest alarak namazını
kılar. istihaze kanı gördüğü süre içinde hükmü böyledir. Eğer bilmiş olduğu
hayız günlerini unutanın; ayın başı mı yahut ondan iki gün sonra mı yahut daha
az veya daha fazla mı olduğunu netleştiremeyenin, her namaz için gusü1 yaparak
namazını kılması gerekir. Gusü1 yapmadan namaz kılması caiz olmaz. Diyelim ki
sabah namazını kılmaya kalktığında taharet vaktinde olma ihtimali vardır. Onun
için gusül yapması gerekir. Yahut öğle vakti geldiğinde taharet vakti olma
ihtimali olduğundan dolayı gusül yapması gerekir. Her bir farzı yerine getirmek
istediğinde, eğer taharet vaktinin gelmiş olma ihtimali varsa, söz konusu
farzı, ancak gusül yaptıktan sonra yerine getirmesi gerekir. Namazın farziyeti
üzerine bir yükümlülük olduğu zamanlarda abdest alarak bu farziyeti yerine
getireceği gibi bunu da böyle yapar. Ancak gusül yaparak yerine getirme
ihtimali vardır. Sadece kesin bir taharet üzere olduğu zamanlarda namaz
kılabilir. Bu sebepten dolayı da bu kesinliğini ancak gusül yaparak elde
edebilir. çünkü abdestte hem kesinlik hem de şüphe vardır. Namazını şüphe üzere
kılması caiz olmaz. Caiz olmayı sağlayacak olan da kesinliktir. O da gusüldür.
Onun için de her namaz için gusü1 yapması gerekir.
Sonraki için tıkla:
NAMAZIN FARZ
KILINIŞININ HİKMETİ